fbpx
loading

ANKİLOZAN SPONDİLİT NEDİR?

Ankilozan spondilit genellikle omurgada görülen kronik, ağrılı ve ilerleyici bir hastalıktır. Halk arasında omurga romatizması olarak da bilinir. Genellikle 20-40 yaşları arasında görülür. Alt belde, pelviste kuyruk sokumu ve leğen kemiği birleştiren sakroillak eklemi olarak bilinen eklemde başlar. Daha sonra hastalık ilerledikçe, ankiloz (omurgada kaynaşma) başlar, bel, sırt ve boyun omurların yapısı bozulur, bel ve boyun hareketlerinde kısıtlama ve kamburluğa yol açabilir.

ANKİLOZAN SPONDİLİT NEDENLERİ:

Bu hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de bazı kalıtsal faktörlere sahip kişilerde ankilozan spondilit görülme ihtimali daha fazladır. HLA-B27 genini taşıyan kişilerde hastalığın görülme ihtimali daha yüksektir. Ancak, bu geni taşıyan herkesin kesinlikle bu hastalığa yakalanacağı gibi bir varsayımda bulunmak yanlıştır. 

ANKİLOZAN SPONDİLİT BELİRTİLERİ:

3 aydan fazla süren bel sırt ağrıları, uykudan sonra şiddetlenen ağrı, en az 30 dakika süren sabah tutukluğu, gece ağrıları, hareket ve egzersizle ağrıda azalma, gözde tekrarlayan ve üveit denilen bir göz iltihabı, ilerleyen dönemlerde nefes almada güçlük gibi şikayetler ankilozan spondilit belirtileri arasında sayılabilir.

ANKİLOZAN SPONDİLİT TEŞHİSİ:

Hastalığın teşhisi uzman romatoloji hekimi tarafından konur. 3 aydan uzun süredir bel, omuz ve boyun omurlarındaki ağrı şikayetiyle başvuran hastanın hikayesi kapsamlı bir şekilde dinlendikten sonra ailede Ankilozan Spondilit hastalığı bulunan kişinin varlığı sorgulanır. Daha sonraki adım fiziksel muayene olacaktır. Fiziksel muayene sırasında çeşitli eklemlerin hareket açıklığı kontrol edilir. Vücuttaki inflamasyon derecesini tespit etmek amacıyla çeşitli kan testlerine başvurulabilir. Aynı zamanda, hastanın HLA-B27 genini taşıyıp taşımadığına bakılır. 

ANKİLOZAN SPONDİLİT TEDAVİSİ:

Ankilozan spondilit hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın hastalık ve tedavi yöntemleri açısından eğitimi çok önemlidir. İlaç tedavisine sıklıkla başvurulur. Düzenli olarak egzersiz yapmak, hem hastanın hareket kabiliyetinin artmasını sağlayarak ağrıları azaltır hem de hastalığın ilerlemesini yavaşlatır. Pilates, yoga, yüzme gibi aktivitelerde omurganın hareketliliği için etkilidir. Fizik tedavi seansları da (manuel terapi, egzersiz, GTOS terapi gibi) tedavi sürecine mutlaka dahil edilmelidir. Dikkat edilmesi gereken nokta egzersizler mutlaka fizyoterapist eşliğinde yapılmalıdır çünkü hastalığın alevlenme dönemi gibi kritik noktalarında egzersiz önerilmez.

Bizi Arayın!